6 Temmuz 2010 Salı

Kısır Döngü

Ders çalışmayla geçirilmiş bir gecenin ardından, uyumadan önce bir fincan Türk kahvesi içmeye çıktım balkona. Sakince aydınlanan gökyüzü, hep özgürlük simgesi olmuştur benim için. Sonsuz bir ahenkle uçuşan kuşlar, yataklarında uyuyup bu en güzel zamanı kaçıran insanlığa çığlık çığlığa anlatmaya çalışır derdini. Bu çağrıya yanıt verdiğim ve sessizliğin tadını doya doya çıkardığım için şanslı saydım kendimi. Bir iki saat sonra insanlar binbir telaşla uyanacak, işlerine gidecek, sokaklar insan kalabalığına bürünecek, saatler süren bir hengame içinde olan sonsuz bir huzurla doğan güne olacaktı yine. Özgürce, sessiz ve gösterişten uzak bir şekilde başlayan gün, her saniyede biraz daha kirlenerek geceye dönecek, karanlığı örtü edip gizlenecekti insanlardan. Ve bu kısır döngü sonsuza dek kendini tekrar edecek, her gecenin ardından yeniden doğacaktı karanlığın içinden. İşte bu yüzden kızdım martılara, çığlıklarıyla uyandırmaya çalıştıkları için insanları yeni doğan sabaha...